UKRAYNA’NIN DONBAS’TAKİ SİHA TAARRUZU
TÜRKİYE – RUSYA GERİLİMİNİ TETİKLEYEBİLİR
Dr. Can Kasapoğlu
EDAM Güvenlik ve Savunma Programı Direktörü
- Ukrayna Silahlı Kuvvetleri, ağırlıklı olarak istihbarat, gözetleme, hedef tespit, keşif rollerinde, Rusya destekli ayrılıkçılara yönelik operasyonlarında daha önce de Bayraktar TB-2 insansız hava araçlarına başvurmuştu. Öte yandan, bu kez Kiev, kinetik bir taarruz ile SİHA kullanımını farklı bir boyuta taşımıştır.
- Soğuk Savaş dönemi Arap-İsrail savaşlarının Batı ve Sovyet silahlarına ilişkin karşılaştırmalı bir analiz imkanı sunmasını andıran biçimde, Suriye, Libya ve özellikle Karabağ’daki çatışmalar, Türk insansız hava araçlarının Rus çözümlerine karşı etkinliğini göstermiştir. Yeterli ağ-merkezli sensör yetenekleri ve durumsal farkındalığın olmadığı koşullarda, Rus silah sistemleri, Türk SİHA’ları karşısında ciddi zafiyet gösterebilmektedir. Bu durum, Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri açısından dikkat çekici bir askeri-stratejik trendi de gündeme getirmektedir.
- Türkiye’nin, Ukrayna ve Polonya gibi ülkelere silahlı insansız hava aracı ihracatçısı konumu; ayrıca, ironik bir şekilde, S-400 stratejik SAM sistemini tedarik eden tek NATO müttefiki olması, Moskova’yı karmaşık bir siyasi-askeri tablo ile karşı karşıya bırakmaktadır.
- Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin, Rus yanlısı milislere karşı sistematik SİHA kullanımı ya da SİHA faaliyetinde operasyonel tempoyu artırması halinde, Kremlin’in, Kiev’in SİHA tedarikçisi Ankara’ya yanıt vermesi de ihtimal dahilindedir.
- Rusya’nın Türkiye’yi etkileyebileceği en belirgin saha, Suriye’nin kuzeybatısındaki İdlib’dir. Özellikle, Şubat 2020’de, Rus Hava-Uzay Kuvvetleri ve Suriye Arap Hava Kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen müşterek taarruz sonucu, 36 Türk askerinin şehit edilmesi, göz önünde bulundurulması gereken bir örnektir. Bir süredir, Rus hava saldırıları, İdlib civarında Türk birliklerine yakın bölgeleri de hedef almaktadır. Ayrıca, Suriye Arap Silahlı Kuvvetleri’nin, Rus destekli General Süheyl Hasan komutasındaki 25. Tümeni de İdlib civarında faaliyet göstermektedir ve Baas rejiminin artan yığınağı gözlemlenmektedir.
- Açık-kaynaklı veriler, Ukrayna’nın kullandığı mühimmatın Roketsan yapımı MAM-C olduğunu göstermektedir. Karşılaştırmalı bir referans olarak, Karabağ Savaşı sırasında Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin ana SİHA taarruz kabiliyeti, daha ağır MAM-L varyantına dayanmakta idi. Dolayısıyla, gelinen aşamada Türkiye’nin Ukrayna’ya MAM-L satışı yapıp yapmadığı / yapıp yapmayacağı önem kazanmaktadır. Zira MAM-L, Rus yanlısı milislerin zırhlı platformları karşısında ciddi bir avantaj sağlayacaktır.
- Sadece 6,5 kilogram ağırlığındaki MAM-C, hafif zırhlı ve zırhsız hedeflere karşı uygundur. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’ne ait Bayraktar TB-2’ler daha önce MAM-C mühimmatıyla uçarken görüntülenmiştir.
- Açık-kaynaklı istihbarat verileri, Ukrayna Bayraktar TB-2’lerinin hedefinin, büyük olasılıkla, Sovyet yapımı, 122 mm’lik D-30 çekili top olduğunu göstermektedir.
Ukrayna ordusunun SİHA taarruzunun patlama yarıçapı, bir MAM-C olduğu tahmin edilmektedir.
Bayraktar TB-2, MAM-L patlama yarıçapı, Karabağ Savaşı
- İncelemeye konu olay, Rusya’nın Ukraynalı ayrılıkçılara anti-drone sistemleri ve elektronik harp desteğinde de bir artışı tetikleyebilir. Suriye’den öğrenilen derslerin ışığında, Rus savunma sanayi ve teknoloji çevreleri, Tor-M2 hava savunma sisteminde drone-spesifik mühimmat ile Sapsan-Konvoy elektronik anti-drone sistemi gibi – hard-kill ve soft-kill çözümlere büyük yatırım yapmaktadır.
- Rusya halihazırda Ukrayna’da, sinyal istihbaratından psikolojik harbe kadar, geniş bir spektrumda elektronik harp faaliyeti yürütmektedir. RB-341V Leer-3 gibi kayda değer Rus elektronik harp sistemleri açık kaynaklı istihbarat yetenekleriyle tespit edilmiştir. Gelinen aşamada, Moskova’nın, söz konusu kabiliyetini daha yüksek seviyede sahaya sürmesi beklenmektedir.
- Ankara ve Kiev, ortak üretim ve teknoloji transferi fırsatlarıyla gelişen bir savunma işbirliğine sahiptir. Ayrıca Türkiye, NATO üyesi Polonya’ya Bayraktar TB-2 satışı yapmaktadır. Bunun yanı sıra, Türk robotik harp çözümleri üreticileri Baltık silah pazarına da sıcak bakmaktadır. Özetle, Suriye ve Libya’dan Karabağ’a uzanan geniş bir jeopolitik eksende, Türkiye ile Rusya’nın çıkarları çatışmaktadır ve savunma sanayii, yeni bir rekabet alanının da önünü açmaktadır. S-400 alımı Türk-Rus ikili ilişkilerinde bir ittifak olasılığını gündeme getiriyor gibi görünse de, esasen iki ülke arasında derin stratejik ayrılıklar ve jeopolitik rekabet devam etmektedir.