Üçüncü Karabağ Savaşı Kapıda mı?

LinkedIn

Üçüncü Karabağ Savaşı Kapıda mı? 

 

                                                                                                 Dr. Can Kasapoğlu                                    

                                                                        EDAM Güvenlik ve Savunma Programı Direktörü

 

Olay Özeti ve İlk Değerlendirme

12 Eylül’ü 13 Eylül’e bağlayan gece, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri ile Ermenistan Silahlı Kuvvetleri unsurları arasında, Daşkesen, Laçin, Kelbecer gibi birçok parlama noktasını içeren geniş bir bölgede çatışmalar yaşanmıştır. Azerbaycan Savunma Bakanlığı, bahsi geçen sahada, Ermeni personelin sızma ve mayın döşeme girişiminde bulunduğunu, çatışmanın bu nedenle başladığını not etmiştir[1]. Nitekim, İkinci Karabağ Savaşı’nı müteakip, işgalden kurtarılan Azerbaycan topraklarında, anti-personel ve anti-tank kara mayınları ile patlamayan mühimmat konularının ciddi bir sorun teşkil ettiği bilinmektedir. Hatta Türk askeri ekipman yardımı kapsamında, MEMATT (Mekanik Mayın Temizleme Teçhizatı) sevkıyatı da yapılmıştır.

Azerbaycan – Ermenistan gerilimi, henüz, manevra birliklerini de içerecek şekilde yayılmamıştır. Çatışma paternlerinin ateş-destek vasıtaları ve insansız hava araçları ağırlıklı olarak şekillendiği müşahede edilmektedir. Ayrıca, temas hattındaki mevziler arasında da çatışmalar gözlemlenmiştir. Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan, 13 Eylül itibariyle 49 personelin hayatını kaybettiğini açıklamıştır. Öte yandan, çatışmaların hızla büyümesi ve zayiatın artması da ihtimal dahilindedir.

 

Siyasi-Askeri Değerlendirme

İkinci Karabağ Savaşı sonrası Bakü askeri siyasasının en önemli tehdit algısı, Ermenistan tarafının Azerbaycan’ın işgal altında olan topraklarına ilişkin kazanımlarını kabullenmemesi ve revizyonist bir ajanda benimsemesi etrafında şekillenmiştir.

Savaş sonrasında darbe teşebbüsü olarak adlandırılabilecek çalkantılı gelişmeler yaşayan Ermenistan Silahlı Kuvvetleri, emir-komuta birliğini korumayı başarmıştır. Dahası, Genelkurmay Başkanı General Onik Gasparyan ile 40 kadar generali ve üst düzey subayı görevlerinden uzaklaştırmayı başaran Paşinyan Hükümeti, son dönemde silahlı kuvvetler üzerindeki kontrolü artıracak bir dizi yasal reformu da hayata geçirmiştir. Ayrıca, içişleri bakanlığı ve anayasal düzeni korumaya yönelik bir ‘milli muhafız’ teşkilatı kurulması da gündeme alınmıştır[2].

Olası bir ‘Gasparyan vakasına’ karşı siyasi emniyetini tahkim eden Paşinyan Hükümeti, geniş çaplı bir askeri reform programı da başlatmıştır.  Savunma Bakanı Suren Papikyan’ın, özellikle Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’ne silahlı insansız hava aracı (SİHA) kabiliyeti kazandırma, sınır birliklerini ve temas hattını tahkim etme hedeflerine yoğunlaştığı değerlendirilmektedir[3]. Yine, askeri personelin yaşam kalitesini artıracak sosyo-ekonomik önlemler de hayata geçirilmektedir.

Daha da kritik bir diğer emare, Ermenistan’ın, İran’dan SİHA ve kamikaze drone (loitering munitions) tedarik etmesi ihtimalinin gündeme gelmesidir. Bilindiği üzere İran çözümleri, Yemen, Suriye ve Irak gibi geniş bir eksende muharip görevlerde kullanılmıştır. Ayrıca, devam eden Ukrayna işgali kapsamında, dünyanın ikinci büyük silah ihracatçısı Rusya Federyonu dahi, Tahran’dan insansız sistemler alımı yapmıştır. Azerbaycan’ın jeopolitik yükselişinden, ayrıca Türkiye – Azerbaycan askeri ittifakından ve Azerbaycan – İsrail arasında gelişen stratejik ilişkilerden rahatsız olan İran’ın, Ermenistan’ın SİHA kapasitesini tahkim etmesi muhtemeldir. Yine son dönemde, İran Devrim Muhafızları’nın öncülük ettiği Ermenistan, Rusya, Belarus ve İran arasında insansız sistemler savunma işbirliği teşkil edilmesine yönelik girişimler de dikkat çekmektedir[4].

 

Jeopolitik Değerlendirme

İronik bir şekilde, Ermenistan’ın İkinci Karabağ Savaşı yenilgisinin rövanşı için çatışmayı tırmandırması, Erivan’ın bağımsızlığını daha da aşındıracak bir sonuca yol açabilir. Bu gerçeği gören kimi Ermeni kökenli Batılı entelektüeller, Ukrayna Savaşı sonrasında Kremlin’in, ‘Soğuk Savaş dönemi mülahazasına geri dönerek’, Rus yakın çevresinde daha agresif ve müdahaleci bir siyasa izleyeceğini beklemektedir. Söz konusu siyasa ise, özellikle eski Sovyet coğrafyasında demokratik halk hareketleri ile iktidara gelen Paşinyan Hükümeti gibi yönetimler için ciddi bir risk taşımaktadır.

Yine, bahse konu görüşler, Türkiye – Azerbaycan ittifakının 2020 yılında somut toprak kazanımları sonrası, Karabağ’da askeri çözümün gerçekçi bir dış politika seçeneği haline geldiğini, söz konusu gelişmenin de Ermenistan’ı kaçınılmaz olarak Rusya’ya daha da ittiğini vurgulamaktadır[5]. Tüm bu analizleri, Ermenistan’daki Rus askeri üsleri, SS-26 İskender Balistik Füzeleri gibi stratejik silah sistemleri konuşlandırıldığı gerçeği, müşterek hava savunma altyapısı kurulmuş olması ve müşterek bir birlik teşkil edilmesi gibi hususları da göz önünde bulundurarak değerlendirmekte yarar vardır. Özetle, Ermenistan, tıpkı Baas yönetimindeki Suriye gibi, Sovyet güvenlik eliti tarafından yönetilen Putin Rusya’sının ileri konuşlu askeri kapasitesi açısından kritik bir merkezdir. Dahası, Belarus lideri Alexander Lukaşenko’nun, ‘Ermenistan’ın Rusya ve Belarus ile siyasi birlikten kaçamayacağı’ ifadeleri de Erivan tarafından sessizlikle karşılanmıştır. Benzer şekilde, Ermenistan’ın, Ukrayna işgaline ilişkin Birleşmiş Milletler’deki tavrı da, Rusya karşısındaki zor durumunu açıklar niteliktedir.

Yukarıda betimlenen trendleri iyi tahlil eden Moskova, daha en başından, Karabağ’daki ‘Barış Gücü’nü’, bölgedeki Ermeni varlığı üzerinde siyasi-askeri bir protektora gibi kurgulamıştır[6].  Bir başka ilginç detay da, ‘Barış Gücü’nün’ ilk komutanı olan General Rüstem Muradov’un, halihazırda Ukrayna’nın işgalini komuta eden önemli figürlerden biri olmasıdır[7].

Ermenistan için kırılma noktası ise, Rusya’nın Ukrayna işgalinden sınırlı da olsa toprak kazanımları ile çıkması senaryosunda, Erivan’ı söz konusu kazanımları diplomatik olarak tanımaya zorlaması ile yaşanabilir. Unutulmamalıdır ki, Kremlin’in böyle bir senaryodaki baskısı, 2014 Kırım ya da 2008 Gürcistan vakalarından çok daha sert ve ısrarcı olacaktır.

Ermenistan tarafında bunlar yaşanırken, Azerbaycan, enerji krizine hazırlanan Avrupa Birliği ile ortaklık anlaşması imzalayan, savunma tedarik kanalları İsrail ve NATO üyesi Türkiye gibi önemli kaynaklar ile çeşitlenen bir ülkedir. Türkiye – Azerbaycan ilişkileri 2010 stratejik işbirliği antlaşmasından sonra gerçek bir askeri ittifaka dönüşmüştür. Yükselen İran tehdidi karşısında, İsrail’i, Azerbaycan ile ilişkilerinden vazgeçirecek bir vektör de bulunmamaktadır. Nitekim, İkinci Karabağ Savaşı sonrası, 2 milyar dolar değerinde yeni bir savunma ihracat paketi de gündeme gelmiştir. Söz konusu koşullar altında Azerbaycan, Moskova karşısında, Erivan’a kıyasla çok daha geniş bir hareket serbestisine sahiptir. Tırmanmanın sınırlarını da, bahse konu asimetri çizecektir.

 

Askeri-Stratejik Değerlendirme

İkinci Karabağ Savaşı’nda yakından müşahede edildiği üzere, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin Ermenistan karşısındaki askeri-stratejik üstünlüğü sürmektedir. Söz konusu üstünlüğün birkaç kritik temeli bulunmaktadır.

  • Savunma Bakanı General Zakir Hasanov’un ifadeleri ile Türkiye ile askeri ittifak, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’ni NATO standartlarına yükseltmektedir. Devam eden Ukrayna müdafaası, eski Sovyet / Varşova Paktı ülkelerinin askeri reform programlarında söz konusu kapasite inşası çerçevesinin ne kadar önemli olduğunu bir kere daha ortaya koymuştur. Nitekim, İkinci Karabağ Savaşı sırasında da Azerbaycan ve Ermeni harekât tasarıları, sadece iki farklı muharip tarafın değil, iki farklı paradigmanın karşı karşıya geldiğini göstermiştir. Bakü’nün zaferinde, robotik harp teknolojisini, insansız sistemler ile SEAD görevlerini (düşman hava savunmasının baskılanması), drone’lar ile ateş-destek kabiliyetinin entegrasyonunu önceleyen modern anlayışın rolü önemlidir. İkinci Karabağ Savaşından öğrenilen dersler kapsamında, Aliyev Yönetimi, Azerbaycan askeri kapasitesini Türk Silahlı Kuvvetleri modeli çerçevesinde modernize etme hedefini benimsemiştir. Ayrıca, her iki silahlı kuvvetler arasında Tur-Az Kartalı, Sarsılmaz Kardeşlik gibi planlı tatbikat serileri de yüksek tempoda sürmektedir. Özetle, Ermenistan’ın aksine Azerbaycan, Sovyet kökleri üzerine inşa edilmiş silahlı kuvvetleri profilinden hızla uzaklaşmakta ve modern bir askeri aktör olma yolunda ilerlemektedir. İncelemeye konu değişim, envanter yapısının dönüşümüne de yansımaktadır. Bayraktar TB-2’lere ilişkin hazır alım çerçevesinin, stratejik görevler icra edebilen Bayraktar Akıncı sistemi için ortak üretim programına dönmesi dikkat çekicidir.

 

  • İsrail ve Azerbaycan arasında milyarlarca dolarlık bir portföy oluşturan savunma işbirliği artarak sürmektedir. Söz konusu stratejik bağlar, Bakü’nün askeri kapasitesi açısından kritiktir. İsrail çözümleri, 2011 – 2020 döneminde, Azerbaycan savunma alımlarının yüzde 27’sine karşılık gelmektedir[8]. İncelemeye konu askeri tedarik dosyalarının içerikleri de kritiktir. Harop anti-radyasyon kabiliyeti olan kamikaze drone sistemleri, LORA taktik balistik füzeleri, Barak-8 hava ve füze savunma sistemleri gibi üst düzey yetenekler, Azerbaycan – Ermenistan çatışma bölgesi gibi bir önceki yüzyıla ait, Sovyet yapımı silah sistemlerinin domine ettiği bir harp sahası için denge değiştirici niteliktedir. S-300 stratejik SAM sistemleri dahil olmak üzere, insansız sistemler karşısında Ermeni kayıpları da, belirtilen çerçevede dikkat çekici olmuştur. Nitekim, Karabağ Savaşı’na dair Rus stratejik değerlendirmeleri de harbin erken safhasında ciddi bir toprak değişimi olmamasına karşın, Ermeni tarafının yüksek tempoda çok sayıda ekipman kaybı yaşamasının vahim bir gelişme olduğunun altını çizmiştir[9].

 

  • Azerbaycan’ın pahalı alımlar yapan hidrokarbon zengini bir ülke gibi hareket etmediği de vurgulanmalıdır. Nitekim Bakü, Türkiye ve İsrail çözümleri ile robotik harp kapasitesi inşa ederken, eş zamanlı olarak Azerbaycan askeri bilimler kapasitesinin ‘pilotsuz uçuş aparatları’ ile ilgili teknik mülahaza, harekat tasarısı ve doktrin gibi hususlarda çalışmalar yaptığı bilinmektedir.

 

  • Savunma ekonomisi trendleri Bakü’den yanadır. Ermenistan, kısıtlı bir bütçe ile hareket etmek durumundadır ve milli savunma teknolojileri altyapısı da zayıftır. Bu nedenle, birkaç yıl içinde, askeri dengeye ciddi şekilde etki edecek alım projeleri yürütme marjı dardır.

Öngörüler

  • Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri’nin bölgeye yeni birlik sevk etme kapasitesi, özellikle Ukrayna Silahlı Kuvvetleri’nin Herson ve Harkiv taarruzları sonrasında, oldukça düşüktür.

 

  • Bakü’nün milli güvenlik mülahazasında önemli yer tutan, Ermeni yönetimine İkinci Karabağ Savaşı’nın jeopolitik sonuçlarını kabul ettirilmesi siyasası, incelemeye konu provokasyonlar karşısında daha da güçlenecektir. Askeri seçeneğin bölgede henüz iki yıl önce siyasi sonuç oluşturmayı başarmış olması da, göz önünde bulundurulması gereken bir faktördür.

 

  • Ermenistan unsurlarının çekilmelerine ilişkin sorunlar ve çekilme takvimi, Bakü’yü rahatsız eden bir diğer husustur. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, birçok kez, sürecin aksatıldığına ilişkin sert tepkisini dile getirmiştir. Nihayet, Ermenistan Güvenlik Konseyi Genel Sekreteri Armen Girgoryan, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri unsurlarının Eylül 2022 itibariyle tamamen çekileceğini duyursa da, bahse konu çekilme henüz tamamlanmamıştır. Dahası, Girgoryan, satır aralarında, Karabağ’da Ermeni askeri varlığının süreceğine ilişkin net mesajlar da vermiştir[10]. Ayrıca, Ermenistan Silahlı Kuvvetleri’nin çekilmesi, Azerbaycan için yeterli bir güvenlik garantisi de değildir. Zira, Erivan, ‘gönüllü’ ve paramiliter unsurların geçişlerini önlemeyi taahhüt etmemektedir. Azerbaycan, Birleşmiş Milletler kararları ile tescillendiği haliyle işgal altındaki topraklarında, yabancı askeri varlığı doğrudan bir tehdit olarak algılayacaktır. Rus ‘Barış Gücü’nün’ bölgedeki çalışmaları da, Bakü için güvence teşkil etmemektedir.

 

  • İkinci Karabağ Savaşı sonrasında bölgede geniş çaplı bir çatışmanın fitilini ateşleyecek fay hatları mevcuttur. Savaş bitmiştir ancak harbin yerini barışın aldığını söylemek mümkün değildir. Özellikle, Ukrayna Savaşı ile meşgul gündemde, uluslararası toplumun ve bölge ülkelerinin krize müdahale imkanları da kısıtlıdır. Özetle, halihazırda yaşanan çatışmaların ya da yakın gelecekteki başka bir çatışmanın eski Sovyet coğrafyasında yeni bir sıcak savaşı tetikleme riski yüksektir.

 

[1] Azerbaycan Savunma Bakanlığı, https://mod.gov.az/en/news/the-military-attaches-were-informed-about-the-armenian-large-scale-provocations-42343.html, Erişim Tarihi: 13 Eylül 2022.

[2] İlgili kanun taslağı için bzk. https://www.e-draft.am/projects/2980, Erişim Tarihi: 13 Eylül 2022.

[3] Ermenistan Savunma Bakanlığı Resmi Twitter Hesabı, https://twitter.com/ArmeniaMODTeam/status/1520666242847318016; https://twitter.com/ArmeniaMODTeam/status/1517053835138809857, Erişim Tarihi: 13 Eylülş 2022.

[4] Iran Watch, https://www.iranwatch.org/news-brief/iran-hosts-drone-tournament-russia-belarus-armenia, Erişim Tarihi: 13 Eylül 2022.

[5] Richard Giragosian, “The Empire Strikes Back: The View from Armenia”, https://www.ispionline.it/en/pubblicazione/empire-strikes-back-view-armenia-36063, ISPI, Erişim Tarihi: 13 Eylül 2022.

[6] Vladimir Socor’un üç bölümden oluşan makale dizisi için, bkz. “Russia’s Karabakh Protectorate Taking Clearer Shape”, Jamestown Foundation, Mart 2021, https://jamestown.org/program/russias-karabakh-protectorate-taking-clearer-shape-part-one/, Erişim Tarihi: 13 Eylül 2022.

[7] Rusya Federasyonu Savunma Bakanlığı, https://eng.mil.ru/en/news_page/country/[email protected], 20 Temmuz 2022, Erişim tarihi: 13 Eylül 2022.

[8] Pieter D. Wezeman et.al. “Arms transfers to conflict zones: The case of Nagorno-Karabakh”, SIPRI, Nisan 2021.

[9] Storm over the Caucasus, CAST, http://cast.ru/eng/news/cast-publishes-a-new-book-storm-over-the-caucasus-.html, 8 Eylül 2021, Erişim tarihi: 13 Eylül 2022.

[10] News.am, https://news.am/eng/news/712490.html, Erişim Tarihi: 13 Eylül 2022.